ÇANAKKALE GERİDE KALDI
( İntepe’den gün batımı ) (Fotoğraf alıntıdır.)
Çanakkale tam geride kalmadı. Taaa, Altınoluk’a kadar sınırları gidiyor. Yolların genişlediğini, rahatladığını sürekli yineliyorum. Gerçekten de yollar rahatlamış. Karşılığında doğa tahrip olmuş. Önceleri Ayvacık’a yaklaştıkça orman yoğunlaşırdı. Artık o ormanlar yok. Yol üstünde İntepe’yi tanıyamadım. Onca tartışmalı açılan Geyikli-Gülpınar yolu, doğayı ve arkeolojik alanları yok etti. Sonuçta, hala işlemiyor.
( Ayvacık’tan Küçükkuyu’ya iniş rampasından manzara ) (Fotoğraf alıntıdır.)
Yolumuz Ayvacık. Gece Kadırga Koyunda konaklayacağız. Ayvacık’a girmeden önce Öğretmenin Yeri vardı. Eskisi gibi değil, huzuru kalmamış. Ayvacık’a girdik. Kadırga Koyunu bize öneren kişiyi aradık, ‘’oradan bilmiyorum, Küçükkuyu’dan girin’’ dedi. Yeniden İzmir yoluna (D550) çıkıyoruz. Küçükkuyu rampasına sallandık. Yol çalışması henüz buralara gelmemiş. Yol dar ve zor. Orman içinden inmek keyifli. Ara ara ağaçların arasından engin Ege Denizi görülüyor. Artık her viraja satıcılar konuşlanmış. Önleri araba dolu. Buralardan alış-veriş yapmak, aldatılmak anlamına gelir. Yer yer kamyon konvoyuna takılıyoruz. Yol dar, sollamak zor oluyor. Küçükkuyu’ya girmeden tam sağa dönüyorum. Yol daraldı. Denizi göremiyoruz. Burada sahil, turistik işletmelerin işgaline uğramış.
( Kadırga Koyu – Küçükkuyu ) (Fotoğraf alıntıdır.)
Eşim Kadırga’da denize girmeyi hayal ediyor. Oysa, burada deniz suyu hep soğuktur, mevsim de geçiyor, akşama da kavuşmak üzereyiz. Yani denize giremeyecek. Oysa benim hayallerim daha gerçekçi. Ben Ege’ye karşı güzel bir balık sofrasının peşindeyim. Bir duş, güzel bir uyku. Sabah da, ‘’Abbas yolcu, bağlasan durmaz’’.
( Saat Kulesi /Konak – İzmir ) (Fotoğraf alıntıdır.)
Doğru Bergama, oradan da İzmir. Sanıyorum yarın öğleden sonra Güzelbahçe. Denizin yamacında; taptaze nefis bir balık daha yeriz. Bergama’da Pergamon kentinin *Akropol’ünü iki kez gezmiştim. Şimdi, şehir merkezindeki Pergamon Antik Kentini gezeceğim.
( Bergama Büyük Altarı / Berlin – Almanya ) (Fotoğraf alıntıdır.)
Bana göre; tüm antik kalıntılar bulundukları yerde sergilenmeli. Örneğin; Bergama Büyük **Altarı Almanya’nın Berlin’inde neden sergileniyor? Pergamon Akropolis’inin söküldüğü yer boş haliyle duruyor. Altarı yerinden söküp, 15 yıllık bir süreçte, Almanya’ya kaçıran yol mühendisi Carl Humman’ın mezarı halen, Akropol antik kalıntıları içinde, ***agora bölgesinde bulunmakta. İnanılır gibi değil, adam kocaman bir yapıyı parça parça söküp Almanya’ya kaçırıyor, ama kendi mezarının burada bulunmasını vasiyet ediyor ve buna ne buyrulur.
( Kadırga Koyu’nda turistik işletme )
Yol dar. Ara ara arabalar geliyor. Birbirimizi sıyırarak geçip gidiyoruz. Tesisisi arıyoruz. Gün neredeyse ‘’anasına kavuşacak’’. Deniz çalkantılı. Hava serinledi. Buralar da bayağı ıssızlaşmış. Okullar açılmak üzere. Biraz emekli yazlıkçılar kalmış. Birkaç güne onlar da çekilirler. İyice ıssızlaşır. Eşim kalmaktan vazgeçti. ‘’Kalmayalım, gidelim’’. Benim de isteğim kırıldı. Bu durumda yarınki planlarım suya düştü. Elveda Bergama, elveda İzmir, elveda Güzelbahçe. Doğru menzile. Önümde bir dolu yol var.
Açım. Sabah 4’de ufaktan bir kahvaltı. Güneyli Sahilinde hafiften kayıntı. Açlıktan midem yapıştı. Öte yandan geç kaldık. Yol üstü yerlerde yemek yemiyorum. Daima şehir içlerinde, özellikle yerel tatlarla karnımızı doyururuz. Şimdi içerilere girmeye zamanımız yok. Yol üstü marka fast foodlar arıyoruz. Her yerde karşımıza çıkan markalar, avm’ler yok oldular. Açız, midem yapıştı.
( Altınoluk’ta görülenden daha fazla siteler var. Denize uzaklıkları fotoğrafta net görülüyor ) (Fotoğraf alıntıdır.)
Yollar kalabalık. Küçükkuyu’yu çıktık. Altınoluk’a hızla girdik. Hız sınırını aşıyorum. Yolların kalabalığı ve trafik ışıkları hızımı kesiyor. Karanlık da giderek basıyor. Küçükkuyu’da, Altınoluk’ta yaz geçirmek istemem. Vıcık vıcık bir kalabalık. Mahşer yeri adeta. Yolun üstünde kalan evler çok çirkin ve anlamsız. Deniz çok uzaklarda kalıyor. Bunun adı ne şimdi! Altınoluk merkezinde deniz apartmanlarla örtülmüş, görünmüyor. Kocaman apartmanların arasında, mahşeri kalabalığın içinde yaz tatili ! Yeni tatil anlayışının yükselişinin en haso örneği Altınoluk.
Yolumuz denize kavuştu. Deniz kıyısında, salaş, bilmem kaçıncı sınıf restaurantlar. Güzelim sahiller en zevksiz biçimde, hovardaca kullanılıyor. İçim sızladı. Olacak gibi değil. Bir dolu talanın arasında, kıyı talanlara güme gidiyor.
( Edremit kavşağı ) (Fotoğraf alıntıdır.)
Marka fast food gördüğümde dalacağım. Edremit’e az kaldı. Mutlaka yol üstü bir avm vardır. Hava giderek çöküyor, kararmasına az kaldı. Edremit umutlarımız da bitti. Yok. Edremit’i çıktım. Hava karardı. Göl kavşağına geldim. Doğru karşıya Balıkesir, sağa Burhaniye, Ayvalık, İzmir. İzmir’e kadar açız.
Hava kararınca çevrenin görselliği bitti. Karanlık ve farların aydınlattığı kadar yol. Canımız da sıkılmaya başladı. Arabanın içinde birbirimizle dalaşıyoruz.
05 Eylül 2012
Edremit
( *AKROPOL : Eski Yunan şehirlerinde ‘’Şehir Tepesi’’ anlamında.
**ALTAR : Sunak, mihrap, kurban kesilen taş.
***AGORA : Meydan, alan, toplanma ve pazar yeri. )









Yorumlar
Yorum Gönder