ÇAKIRAĞA KONAĞI ADIM ADIM-I

Konağın, 18.yy Avrupa mimarisine olan benzerliğine dikkat çekiliyor.  Konağı yaptırdığı rivayet edilen  Şerif Aliağa konağın kerestesini Venedik’ten getirtmiş. Çakırağa Konağını Şerif Aliağa mı, Çakıroğlu Mehmet Ağa mı yaptırmış? Belgeler farklı bilgiler veriyor. Şerif Aliağa ile Çakıroğlu Mehmet Ağa aynı kişi olabilir mi? İki karısıyla destansı bir yaşam süren Çakıroğlu Mehmet Ağanın konakta yaşamış olduğu kesin.
 
Zemin kat başlangıcımız. Bahçe merdivenlerinden iç avluya iniliyor. Bu katta bulunan odaların pencereleri iç avluya açılıyor. Ahşap duvarların sıvalarının harçlarına keçi kılı karıştırılarak mükemmel bir tutuculuk kazandırılmış. Ömürlük olmuş. Kayıtlara göre, hizmekârların odalarıyla ahır arasında bulunan ahşap sütunlar korent başlıklarıyla antik çağı çağrıştırıyor. Konağı, zemindeki bir ana sütun taşıyor ve altı yardımcı sütun da ana sütuna destek veriyor. Zemin kat pencerelerinin tamamı iç avluya açılıyor.
İç avluyu çevreleyen odaların fotoğraflarını sunuyorum.
 
AHIR. Sağda görülen muhtemelen yem yalağı olabilir. Su yalağı olamaz. Soylu atlar dışarı taze sulara götürülmüş. Böylece birazda yürümüş oluyorlar. Belki de dağ yamacına götürüyorlardı. Rutubetin tahribatı açık açık görülüyor. Yer kaplanmasının özgün olduğunu sanmıyorum.
 
Solda ‘’saman damı’’, sağda ‘’ahır’’. İkisinin ortasında devasa bir KÜP sergileniyor. Su küpü olabilir. Belki de gömülüydü.
 
SAMAN DAMI. Şimdilerde olsa bu tür mekânlar gizlenir. Belki de, atlarıyla övündüklerinden ilk girişe konulmuş. Saman damıda zorunlu olarak ahıra yakın.
 
MİSAFİR BEKLEME YERİ. Konağa gelen konuklar,‘’ağır konuklar’’ olmalı. Konukların bekletildiği bölüm önemsenmiş.Konumlandığı yerden ve süslemelerinden belli. Zemin taş.
 
KAPICI ODASI. Kapıcı sözcüğü farklı anlamda kullanmış olabilir. Kapıcı sıradan biri değil gibi. Konağın kâhyası olabilir.Veya kâhyanın yardımcısı.  Kapıcının odasına verilmiş önemden anlıyoruz. Sıradan bir hücre veya kulübe değil. Konağın görkemine uygun süslenmiş. Kışın gelen konuklar burada bekletiliyor olabilir mi?
Bir yerlerden vitraylar sökülmüş, rastgele bu odaya atılmış, yerlerde. Odanın da çok bakımlı olduğu söylenemez. Zemin taş.
 
HİZMETKÂRLAR ODASI. Yukarı kata çıkan merdivenin hemen yanında yine küp. Su küpü olmasından ziyade, kuru zahire küpüne benziyor. Kâhya dışında, konak işlerinde çalışanların tümüne birden hizmetkâr denildiğini biliyorum. Aşçılar, oda çalışanları, seyisler, bahçıvanlar  gibi. Gün içinde toplandıkları yer olmalı.
 
HELA. Klozet beklemiyordum. Ama, bu kadar ilkel de beklemiyordum doğrusu. Konak çalışanlarının helası. Yukarı katlardaki helalar pek bundan farklı değil. Ziyaretçiler gerçek hela sanıp kullandıkları için, kuburuna çimento torbası tıkmışlar.
 
İki kat daha gezeceğiz.
 
 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ege’den Denize Bırakılmış Bir Çiçek / DATÇA

KARŞI TARAF – İSTANBUL

EFES (Ephesos) Antik Kenti IV