BİRGİ’DEN BOZ DAĞI’NA

 
 

Çakırağa Konağı’ndan yukarı, Birgi’nin üst yanına doğru sürdük arabamızı. Tarif ettiler, yemek yiyecek yere gidiyoruz, Çınaraltı’na. Ortadaki vadi bitti mi, yoksa üstünden mi geçiyoruz? Birgi’de vadinin bir yanından yukarı çıktık, diğer yanından aşağı iniyoruz. Birgi yerleşimi bu kadar basit. Sağa, vadinin öte geçesine dönerken, solumuzda Birgi Ulu Camii’yi görüyoruz. Birgi, Çakırağa Konağı’ndan ibaret değilmiş. Çakırağa Konağı’na geldik, kent bizi şaşırttı. Konak Birgi’de bir parçaymış. Kentte neler var neler. Mesela, Aydınoğlu Mehmet Bey’in kız kardeşi Sultan Şah’ın türbesini görüyoruz. Bu böyle olmayacak. Birkaç günlüğüne gelip, Gezi Notlarına yaraşır, fotoğraf destekli bir yazı dizisi hazırlamalıyız.
 
Her bir yeri hızla geçelim, acıkan midemizi dolduralım. Sonra da yukarı, Gölcük’e çıkacağız. Birgi sıcak, çok sıcak. Belki yukarılarda serinleriz. İki sıra, genç ağaçlar yolun iki yanına sıralanmış. Evler çok eski değil, yeni de sayılmazlar. Diğerlerine göre daha iri iki çınarın altında, eski yapı bir lokanta. Ön vitrin boydan boya açık. Her şey var. Sebze ve et yemekleri var, ızgara var, pide var. tandır var. Yöresel yiyecekler bulamadık. Tandır ilgimizi çekti, oğlak tandırı. Aramızda yiyenler oldu. Yemeğin dedik, bozar dedik. Bir şey olmadılar. Bizler de yemediğimize pişman olduk. Lokantanın personeli sağa sola gitmiş, sahibi koşturuyor. Bacakları ağrılıymış. Yardım kabul etmiyor. Bir de esprili… Güldürüyor bizi.
Afiyet olsun…
Birgi’yi çıkıyoruz. Salihli yoluna, D310 Devlet Karayoluna girdik. Hava çok sıcak. Aşağıda, Küçük Menderes Ovasına nem bulutları çökmüş. Bunaltıyor. Zorlu bir rampayı tırmanıyoruz. Yolumuz Boz Dağı aşıp Salihli’ye ulaşıyor. Biz tektonik hareketlerle oluşmuş 1100 metre rakımlı Gölcük Gölüne ulaşmaya çalışıyoruz. Gölün Birgi’ye uzaklığı 9 km., Ödemiş’e 18 km., İzmir’e 120 km. … Boz Dağı’nın yukarılarına ulaşmadan sola döndük. Hava rahatladı. Baskı kalktı. Çam ormanları çok güzel. Araç trafiği yoğun. Çamların arasından göl görülüyor. Bir yarımay çizdik ve Gölcük’ün ilk yerleşimlerine ulaştık. Kalabalık. Mangallar yanıyor. Tam bir pijamalı piknik alanı. Her yer araç dolu. Düzgün görünen tek bir otel var. O da bakımsız. Kıyı talanının en rezilcesi burada. Sözde belediyesi var. Otomobilimize zorla bir yer buluyoruz.  Göl kıyısı, salaş çay bahçelerinin, sözde lokantaların işgali altında. Birine oturuyoruz. İçecekler berbat. Yenilir içilir gibi değil. Tuvalet soruyoruz, cami avlusunu gönderiyorlar. Tuvaletler pis, zemini su basmış. Pahalı. Bu çarpık yerleşimin kanalizasyonları muhtemelen göle akıyordur. Gölün derinliği 5 metre. Herhalde, atıklarla tabanı dolmuştur.
 
Hemen dönüyoruz. Bir başka yoldan Ödemiş’e iniyoruz. Rehberimiz yeni açılan yolu bilmiyormuş. Yol geniş, rahat. Önümüzde uçsuz bucaksız Küçük Menderes Ovası manzarası. Ödemiş’e keyifle iniyoruz. İzmir-Aydın D550 Devlet Karayoluna girdik. Selçuk’a gidiyoruz.
 
Bir başka Gezi Notlarında birlikte olmak umuduyla… Esen kalın…
 
(İlk 3 fotoğraf alıntıdır.)
 
İletişim : gezinotlari@yandex.com.tr
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ege’den Denize Bırakılmış Bir Çiçek / DATÇA

KARŞI TARAF – İSTANBUL

EFES (Ephesos) Antik Kenti IV