DENİZ KUM ORMAN


Meydan biraz eskimiş. O zamanlar takmıştım meydanın deniz tarafındaki kahvehanelere.. Bir de belediyenin yanındaki heyula otele. İğneada için bir ihtiyaç. Ancak yerleri yanlış. Denizi perdeliyorlar. Oysa İğneada deniz, kumsal ve orman kombinasyonunun bütününden oluşuyor. Denizi şehirden, şehri ormandan koparmışlar.


Acıktık. Bu saatte balık olmaz. Olur da taze değildir. Hele meyhanelerde hiçbir zaman tazesi bulunmaz. Her turistik yerde meyhaneler balığı ucuz olduğu zamanlarda alırlar, doğru dondurucuya. Sonra da taze ayağına pahalı pahalı kakalarlar.


Meydanda Kardeşler lokantasına oturduk. Düzgün, temiz görünüyor. Çorba ve  yoğurtlu kızartmayla doydum. Aşçı ustası Mustafa, beş altı yıl önce İstanbul’dan ailesiyle gelmiş. Yaşına rağmen çalışıyor. İğneada’nın çarpık kentleşmesine katlanamıyor. Sanki geri dönecek gibi. 


Kumsalın üstüne çay bahçesi açılmış, Dostlar çay bahçesi. Temiz, manzaralı, çayı iyi, ücretsiz internet bağlantısı var. İşletmecisi Doğu Karadeniz’den, İstanbul’dan göç etmiş. Bayağı iddialı. Cici bir kızcağız garsonluk yapıyor. Nazik davranıyorlar. Mutlu olduk.


İki uzman çavuş çay içiyor. Yaklaştım ‘Bulgar sınırına kadar gidebiliyor muyuz?’, ‘Tabii, sorun olmaz’ dediler.  Güzel… yıllar öncesi gibi sınırdan Bulgaristan’ı göreceğiz. Bir keresinde sıfır noktasına kadar gitmiştik de Bulgarlar işkirlenmişti!


Kalkıyoruz. Hava sıcak. Deniz kenarı ya… bunaltıyor.  Şu karşıda tanıdığımız dondurma markası var, Balaban, birer külah yeriz. Kapalı, belki dönüşte. Zamanımız dar, bir günde İğneada’yı şöyle bir gezeceğiz ve döneceğiz.


Direksiyonu İğneada’nın güzelliklerine doğru kırdım. Sol tarafımızda, karayolu kodunun altında bakımlı kır lakantaları. Eskiye göre daha düzgün gibi görünen, yine de perişan çadır kamplar. Sağımız uçsuz bucaksız kumsal. Kumsal tarafına yer yer büfeler yapılmış. Henüz  açılmamışlar. Kumsalda belli aralıklarla birkaç kabinden oluşan pvc’den soyunma kulübeleri var. Bakımsız, kimileri yıkık dökük. Arkadan görüyoruz, duş var mı bilmiyoruz.

Kıyıda bulunan askeri birliğinin karşısından, sola yukarı dönüyoruz. Karadeniz’in en batı ucundaki sınır köyümüze, Beğendik Köyü’ne. Üç beş kilometre sonra köydeyiz. Yol çatalının görüntüsünü veremiyoruz. Askeri birliğin tam önü, sınıra yakın. Fotoğraf yasak! Bu yasakların artık bir anlamı kalmadı, Google Earth’en apaçık görülüyor.

 


 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ege’den Denize Bırakılmış Bir Çiçek / DATÇA

KARŞI TARAF – İSTANBUL

EFES (Ephesos) Antik Kenti IV