FENER RUM (ORTADOKS) PATRİKHANESİ
Patrikhane duyarlı bir konu. Ulu-orta, akla nasıl
gelirse öğle yazılmaz. Bilmeden yazmak doğru olmaz. Olabildiğince kesin
bilgileri vermeğe çalışacağız. Patrikhaneye girmek, bir bilenden bilgi almak
kolay değil. Biz de bir kültür turuna katılarak Patrikhane’ye girdik. Çok gizli
yer falan değil… Orası bir ibadethane… İç donanımı zengin. Bir müzeye girer
gibi girilmesine izin vermek istemiyorlar. Bir kere ayin günleri aşırı izdiham
nedeniyle, kilisenin cemaati ancak girebiliyor.
Rehberimiz Müslüman. Eyüp Sultan Camii’ni anlattı,
Patrikhane’yi ve Süleymaniye Camii’ni aynı rehber anlattı. Yazdıklarımızda rehberin
anlattıklarına itibar etmedik. Bu tür gezilerde rehberler gerçeküstü anlatımlarla geziye heyecan
katarlar.
Eyüp’ten sahil yoluyla Unkapanı’na giderken, Patrikhane Fener’de bir arka sokakta kalıyor.
Zaten, girişi görünce bu sokakta önemli bir yer olduğu anlaşılıyor. Dükkânlarda
fesler, sözde özgün hediyelikler falan satılıyor. Gelen turistlerin önü kırık
dökük İngilizceyle, Rumcayla kesiliyor.
Fener Rum Patrikhanesi’nin yukarısında, mimari
özelliğiyle, kırmızı rengiyle kendini belli eden devasa görüntülü yapıyı bir
çokları Patrikhane sanır. Oysa bu yapı
Özel Fener Rum Lisesi...
Patrikhane 451 yılında Kadiköy’de
toplanan 4.Ekümenik Konsül’ün kararları ile Roma Patrikhanesi ile eşit
sayılmış. Roma
İmparatorluğu’nun Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmasından sonra, Bizans
İmparatorluğu içindeki Hıristiyanlar, İstanbul Ortodoks Kilisesi’ne bağlanmış
ve “Doğu Kilisesi” olarak da adlandırılan Ortodoks Kilisesi, 5.yy’da Katolik
Kilisesi’nden ayrılmış. Patrikhane,
İstanbul’da birkaç yer değiştirdikten sonra, 1602'de Fener'de bulunan
Ayios Yeoryios Manastırı'na yerleşmiş ve bu tarihten sonra faaliyetini burada
sürdürmüş. Hizmet binasının 1941'de yanması üzerine, 1989'da başlatılan onarım
çalışmaları 1991'de tamamlanmış. Patrikhane, faaliyetini hâlen yeni binasında
yürütmekte.
Patrikhane basamaklarından yukarı çıkılınca karşıya gelen
kapalı siyah kapı “Kin Kapısı” olarak biliniyor… Patrikhane yetkilileri Kin Kapısı
yakıştırmasından ve kapıyla ilgili konuşmaktan hoşlanmıyorlar.
(Kin Kapısının ön ve arka görüntüleri)
Kapının öyküsü özetle şöyle; Sultan II.Mahmut
döneminde 1821’de Osmanlı’ya karşı Mora İsyanı patlak verir. O sırada Patrik
olan V.Gregorius’un isyana destek verdiği ve Osmanlıya ihanet ettiği
belgeleriyle ortaya çıkar. Partik V.Gregorius yargılanır ve suçlu bulunarak
Patrikhane’nin orta kapısı önünde idam edilir. Beraberinde suçlu bulunan üç
Metropolit’te farklı yerlerde idam edilir. Aynı gece
toplanan patrikhane yetkilileri aynı yerde bir Türk devlet veya din adamı
asılana kadar, kapının kapalı tutulmasına
karar verir. Bir başka söylentiye göre; Bizans dirilinceye kadar kapı
açılmayacak. Bu kapı Cumhuriyet Dönemi’ne kadar zincirlenmiş olarak tutuldu. Şimdi
kapıda zincir yok.
Patrikhane’ye sol kapıdan girilmesine izin veriliyor.
Kapıdan önce bahçeye sonra da Aya Yorgi Kilisesi’nin ilk girişine (camekânlı
bölme) geçiliyor. İlk girişin solunda Hıristiyan’lara göre “adak” mumları,
Müslüman’lara göre “dilek” mumları bulunuyor. Mumlar zemini kumlu bir camekânın
içinde yanıyor.
İlk girişin solundaki alçak ve dar kapıdan asıl
Kilise’ye giriliyor. Bu kapıdan geçerken normal boyda bir insanın eğilmesi
gerekiyor. Kilise kapısında eğilmek, “Tanrı’nın huzuruna eğilerek girilir”
şeklinde açıklanıyor. Kilisenin orta kapısı normal boyutlarda ve kapalı.
Muhtemelen ayine gelenler için açılıyor. Ama bu kapıdan girenler eğilmiyor!
Kilise’nin ana kapısının içerden üst tarafına
bakıldığında iki tarafta melek ikonları
görülüyor. Ortada Kilise’nin kurucusu azizin ikonu yer alıyor.
Çeşitli Kilise’lerden toplanan üç taşınabilir mozaik
ikon Aya Yorgi’de bulunuyor. Kilisenin tahta
oymacılığı gerçekten etkileyici. Söylentiye göre iki ahşap ustası kırk yıl
çalışmış! Sağ köşede, demir kaplamasındaki açıklıktan görülen Hz.İsa'nın
çarmıha gerildiği sütun kilisede yer almakta.
Gene sağ
tarafta, biri gümüş ve ikisi bakır olmak üzere üç azizenin tabutu var. Tabutlar
mermer kaidelerin üstüne oturtulmuş. Bunlar Azize Eufemia, Teofano ve
Solomoniye’ye aitmiş.
Sol koridorda
mermer kafeslere yerleştirilmiş iki azizin kemikleri var. Aziz
Grigorios Theolog ve aziz Yannis
Hrisostomos…
Patrikhanenin
iç dekoru oldukça zengin. Duvarlarda; Hz.Meryem’e ve Hz.İsa’ya, havarilere,
azizlere ait bir çok resim var. Hepsinin çerçeveleri varaklı. Tavanları
muhteşem avizeler süslüyor.
Yukarıda, sütun
başlarında yaldızlı çerçeve içinde Hz.İsa’nın havarilari yer alıyor. Hz.İsa’ya
en yakın havarilerden Yuhanna’da yer alıyor.
Hıristiyanlıkta
ruhban sınıfı olduğu için, derecelere göre oturma yerleri ayrılmış. Patrik ayin
sırasında bir tahtta oturuyor. Metropol’ler ve Katedral’ler yanlarda bulunan
yüksekçe yerlerde oturuyorlarmış. Patrik tahtı önünde üzerine İncil konan iki
masa da mevcut.
Karşıya gelen
duvar boydan boya altın varaklarla süslenmiş. Duvarın arkasında Patrik ve
metropollerin girebildiği ve gizli bir
kapıdan geçilen toplantı salonu var.
Patrikhane
yapılarının tamamı ahşap. Tertemiz, bakımlı ve düzenli. Bahçede, merdiven
altında İnciller, Hıristiyanlıkla ilgili kitaplar ve dini objeler satan küçük, şık
bir kitap büfesi var.
Çanlar kulede
değil. Bir yapının merdivenlerinin yukarısında ve yapının kapı girişinde. İki
küçük, bir orta, bir büyük toplam 4 çan var. Çanlar kapı sundurma kubbesinin
kenarlarına asılmış.
Patrikhane,
Ortodoks Rumları'nın en kutsal mekânı. Fener Rum Patriği 6.yy'dan beri dünyadaki tüm
Ortodoksların ruhani lideri kabul ediliyor. Şimdiki Patrik 250 milyonluk Ortodoks dünyasının ruhanî
önderi konumunda. Cumhuriyet döneminde Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin etkinlik
alanı dini konularla sınırlandırılmış. Patrik I.Bartolomeos Gökçeada (İmroz) doğumlu ve gerçek adı Dimitri Arhondonis…
İletişim : gezinotlari@yandex.com.tr
(5. ve 41.fotoğraflar alıntıdır.)
Not: Kilise aydınlatılmadığı ve flaş kullanılması yasaklandığı için fotoğrafların kalitesi düşüktür.











































Yorumlar
Yorum Gönder