SÜLEYMANİYE CAMİİ… YEDİTEPELİ İSTANBUL…

İstanbul Yeditepeli de… Hangi 7 tepe? Sayılamayacak kadar çok değil mi tepeler? Belki onlarca! Say say bitmez. En çok sevdiğim tepe Büyükada’da Aya Yorgi Tepesi… Bayılırım manzarasına… Doyumsuz güzel…Şaka şaka..! Tepeleri bilememek  şaşırttı değil mi? Doğrusu, 7 Tepe Yarımada’da, İstanbul’un surlarının içinde. Sandığımız gibi Çamlıca tepesi, Aydos tepesi falan değil… Çeliktepe, Gültepe hiç değil…
Topkapı Sarayı (Sarayburnu) tepesi, Çemberlitaş (Nur-u Osmaniye) tepesi, Beyazıt (Süleymaniye Camii) tepesi, Fatih (Fatih Camii Külliyesi) tepesi, Yavuzselim tepesi, Edirnekapı (Mihrimah Sultan Camii) tepesi, Kocamustafapaşa (Mokios Sarnıcı) tepesi… Suriçi İstanbul kabul edildiğinden, ufak ufak yükseltileri tepe kabul etmişler. Öyle ya da böyle, Osmanlı tarihe kaydetmiş.

 
Denizden bakıldığında Süleymaniye Camii öne çıkıyor. Öylece, heybetle duruyor. Görüntüsü bir başka anlam katıyor İstanbul’a… Şimdilerde yapılan bilinçsiz imar çalışması silüet  zarar verse de Süleymaniye Camii tarih boyu oradaydı, yine de orada olacak… O Mimar Sinan’ın kalfalık başyapıtı.
…..          ……          …..           …..

Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye'de
…..          …..          …..           ……        
Tanrının mabedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymaniye tarih oluyor.
…..          ……           …..          …..

Süleymaniye Camii,  Kanuni Sultan Süleyman (I.Süleyman) adına 1551-1558 yılları arasında  Mimar Sinan tarafından Klasik Osmanlı tarzında  inşa edilmiş. Camii; medrese, kütüphane, hastane, hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşan Süleymaniye Külliyesi'nin bir parçası olarak inşa edilmiş. Tarihi kayıtlarda Süleymaniye Camii’nin külliyesi biraz eskimiş dilde;  medreseler, darüşşifa, darülhadis, çeşme, darülkurra, darüzziyafe, imaret, hamam, tabhane, kütüphane ve dükkânlar şeklinde anlatılır. İstanbul’da hatırı sayılı yüz kadar deprem olmuş, Süleymaniye depremlerden etkilenmemiş.

Süleymaniye Camii semte adını vermiş, Süleymaniye… Semt SİT alanı. Ellili yıllardan sonra semt fazlasıyla yapılaşmış. Külliye insan eliyle hasara uğramış. Bugün hala ahırlar ve kervansaray perişan. Kimileri kâğıt toplayıcılarının, kimileri hurdacıların, kimileri evsizlerin işgali altında. Ahırlar tarafında fotoğraf çekilemiyor, hemen saldırı başlıyor. Korumaya alınmış Osmanlı yapıları kaderlerine terk edilmiş.

 
Bozdoğan Su Kemerleri otobüsümüzün geçişini engelliyor. Vezneciler’den Süleymaniye’ye yürüyoruz. Yollar dar, araç trafiği yoğun. Kaldırımlara park edilmiş araçlar yayaların kaldırımları kullanmalarını engelliyor. Yaşlı turistler yürümekte zorlanıyor. Süleymaniye’ye gitmek için Vefa’dan geçiyoruz. Süleymaniye, Vefa, Beyazıt’ın bir bölümü acilen düzenlenerek araç trafiğine kapatılmalı. Tarihi geçmişi olmayan yapılar temizlenmeli. Koruma altındaki evler restore edilerek turizme kazandırılmalı. Sultanahmet’teki Soğukçeşme sokağı gibi…

 
 





 
Süleymaniye Camii’nin  ana kubbe çapı 27 buçuk metre. Koca Sinan Ayasofya’yı geçememiş. Ana kubbenin yüksekliği 53 metre, dört fil ayağı taşıyor. Ana kubbeyi, Ayasofya benzeri iki yarım kubbe destekliyor. Depremlerle yıpranan Ayasofya’nın destek onarımlarını da Mimar Sinan yapmış. Süleymaniye’nin kubbe kasnağını 32 adet pencere çevreliyor. Mimar Sinan ana kubbenin kemerine kemer-i Kübra, yani kudret kemeri demiş. Mihrap duvarındaki pencereler vitraylarla süslü. Mihrabın iki tarafındaki çinilerin üstüne hattat Hasan Çelebi Fetih Suresini yazmış. Ana kubbenin ortasında Hattat Ahmed Karahisari’nin yazdığı; "Allah, göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir" mealindeki  Nur Suresi yer alıyor.

 
 
Mihrab ve minber üzerinde bulunan pencerelerin vitrayları Serhoş İbrahim'in ustalığı. Mihrab üzerindeki yarım kubbenin içinde Enam suresi 79.ayeti. Ve dört payelerin köşesinde Allah, Muhammed, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan, Hüseyin yazılmış. Ve minberin sağındaki pencere üstünde, Cin suresi 18.ayeti yazılı. Üst pencerelerin  üzerlerinde Allah'ın güzel adları yazılı.






 
 





O dönemlerde aydınlanmak için kullanılan 275 adet kandil ve mihrabın iki yanında bulunan 2 adet dev mum    caminin içinde yoğun bir ise neden oluyordu. Koca Sinan cami içindeki hava akımlarını kullanarak, caminin cümle kapısının üst bölmesine is toplama odası yapmış. Toplanan is tortuları da boya ve mürekkep olarak kullanılmış.

 
Ses yükselticilerinin olmadığı o dönemde imamın, müezzinlerin, hafızların seslerini  caminin her yanına ulaştırmak ayrı bir maharet gerektiriyordu. Süleymaniye dev bir cami. Baş mimar Sinan akustik sorununu; 65 adet içi boş turşu küpünü, ağızları aşağıya dönük olarak ana kubbenin etrafındaki duvarlara yerleştirerek ve aralarını da yumurta akıyla sıvatarak çözmüş.
 
 
Süleymaniye Camii, bakımı zor ve battal yapı olduğu için, Koca Sinan kullanım sırasında bakımına dahiyane buluşlarla çözümler üretmiş. Avizelerdeki kandil çanaklarının aralarına 300 adet devekuşu yumurtası koydurtmuş. Yumurtalar insanların hissetmediği kokular yayarak örümceği, akrebi ve haşereleri uzaklaştırmış. Caminin yapımının üstünden 400 yıl geçmiş, zaman içinde yumurtaların sayısı 30 adede düşmüş, renkleri kahverengiye dönmüş. 

Cami iç avlusunu 28 revak çevreliyor. Avlunun ortasında bir şadırvan yer alıyor. İç avlusunun 3 girişi var. Sağ ve sol giriş kapılarının iç kısımlarında, yerde taba renkli birer mermer dikdörtgen plaka yer alıyor. Söylenceye göre; bu iki dikdörtgen mermer aslında tek blokmuş. Papa jest olarak, Müslümanlığın ve Hıristiyanlığın  kardeşliğini simgelemek üzere bu taba renkli bloğu Kanuni Sultan Süleyman’a “mihrabın uygun bir yerine konması” isteğiyle göndermiş. Padişah’ın da Mimar Sinan’a gönderdiği mermer bloktan kuşkulanan Sinan, mermer bloğu enine kestirmiş. Ve tam ortasında büyük bir hacla karşılaşmış. İşte, Süleymaniye’nin iç avlusu yan kapılarının tabanında bulunan taba renkli mermer plakalar bunlar.
 
 
Cami avlusunun dört köşesinde, Kanuni’nin İstanbul’un fethinden sonra 4.padişah olduğunu simgeleyen 4 adet minare bulunuyor. Minarelerden ikisi üçer şerefeli, 76 m. yüksekliğinde. Avlunun kuzey köşesinde, son cemaat yeri giriş cephesi duvarının köşesinde 2 adet minare ikişer şerefeli, 56 m. yüksekliğinde. Minarelerin toplam 10 şerefesi Kanuni’nin onuncu padişah olduğunun işareti.
 
 
Süleymaniye’nin inşaatı uzayınca, söylenceye göre; inşaatın uzamasını maddi sıkıntıya bağlayan İran Şahı Tahmasb Han, Kanuni’ye cami inşaatının devamı için elmas ve değerli taşlar gönderir. Hediyeler, Şah’la arası açık olan Kanuni’yi öfkelendirir. Sultan Süleyman Mimarbaşı’na kıymetli taşları, avlunun solunda bulunan  üç şerefeli minarenin taşlarının arasına tek tek  koymasını emreder. Kıymetli taşlarla inşa edilen minareye bu nedenle Cevahir minaresi deniyor.


 





 
Süleymaniye Camii’sinin kıble tarafında biri Kanuni’nin, diğeri de eşi Haseki Hürrem sultan’a ait iki hazire var.  Kanuni Sultan Süleyman'ın türbesinin kubbesi yıldızlarla donanmış, gökyüzü imajını vermesi için, içeriden, metalik plakalar arasına yerleştirilmiş pırlantalarla (elmaslarla) süslenmiş. Süleymaniye Camii’nin haziresinde tarihi kişiliği olmayan iki mezar var. Biri Turgut Özal’ın annesi Hafize Özal, diğeri kardeşi Yusuf Bozkurt Özal…
 
Koca  Sinan Kanuni Sultan Süleyman’a şunu söylemiş: 'Padişahım sana bir cami inşa ettim ki kıyamet gününde Hallacı Mansur yeryüzünde Makalidi Cibal Demavend dağlarını Hallacın yayından pamuk gibi attığında bu caminin kubbesinde Mansur'un yay kirişi önünde çevgan topu gibi bu rütbe senasını medh eder. Cümle cemaat orada durup Hünkar Sarayı, Üsküdar'ı, Boğazhisar'ı, Beşiktaş'ı, Tophane ve Galata ve Kasımpaşa ve Okmeydanı boydan boya görülür.
Bu camiin sağında ve solunda dört mezhep şeyhülislamları içün dört adet büyük medreseler vardır ve bir darülhadis ve bir darülkurra ve ayrıca bir tıp ilmi medresesi, bir sıbyan mektebi ve bir darüşşifa ve imaret ve bir yemekhane, bir tavhanei müsafirin, gelip gidenler için bir kervansaray, bir yeniçeri ağası sarayı, bir kuyumcular dökmeciler ayakkabıcılar ve nısfı cihen aydınlık hamamı tetimmei şuhan bin adet hizmetliler evi...
Süleymaniye Camii tamam oldukta bina emini ve nazırı ve mutemedinin hisaplarına göre, 8 kerre 100.000 ve doksan bin üç bin üç yüz seksen üç yük flori sarf edilmiş."

Süleymaniye Camii yan giriş kapısı. Giriş-çıkışlar daha çok bu kapıdan yapılıyor.
 
 Üst katlar yazlıklar. Altta abdest alma muslukları.
 
İç avlu kapısından Süleymaniye Camii’nin giriş ana kapısı.
 
Süleymaniye Camii ana giriş kapısı.
 
 
 
Süleymaniye Camii ana kubbesini taşıyan fil ayakları.

Süleymaniye Camii ana kubbesinin merkez şavulu.

Süleymaniye Camii müezzinler mahfili.
 
Süleymaniye Camii mihrapı.
 
Süleymaniye Camii vaaz kürsüsü.
 
Süleymaniye Camii mukarnaslı mihrabı.
 
 
Süleymaniye Camii haziresindeki görkemli taşlar.


Haseki Hürrem Sultan’ın Süleymaniye Camii’nin kıble avlusundaki türbesi.

Süleymaniye Camii kıble dış görüntüsü.






 
 
 
Süleymaniye Camii’nden çeşitli görseller.

 
( 1.-2.-3.-4.-6. fotoğraflar alıntı )

 
İletişim : gezinotlari@yandex.com.tr

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ege’den Denize Bırakılmış Bir Çiçek / DATÇA

KARŞI TARAF – İSTANBUL

EFES (Ephesos) Antik Kenti IV