SELİMİYE KÖYÜ
YOLLARA DÜŞTÜK
Dönüşe bıraktık köyü. Heyecanımızı sona bıraktık.
Biraz daha merak edelim istedik. Yerleşmeyi arzuladığımız köy. Kolay değil, bundan sonraki yaşamamızın huzuru olacak.
Doğup-büyüdüğümüz kenti bırakıp geleceğiz. Gürültüsüne, karmaşasına, gerilimli
yaşam biçimine alıştığımız koca kentten ayrılacağız. Hergün mavi, hergün yeşil,
heran sükûnet bizi rahatsız edecek mi? Deneyeceğiz… Hiç alışkın değiliz!
( Datça )
Datça… Yıllar önce gitmiştik. Yolu zordu. Yolculuk
korkutucu ve yorucuydu… Bakir ve yalnızdı… Henüz talancılar uğramamıştı
Datça’ya… Çok gezememiştik… Sabah Marmaris’ten çıkmış, öğlen gibi Datça’ya
varmıştık. Görülecek pek bir şey yoktu, köy ölçeğinde insan kalabalığı ve taş
evler vardı. Biraz yoksul, biraz yalnızdı… Biz böyle anımsıyoruz. Çok yer
gezdik, belki de karıştırıyoruz… Datça’da birkaç saat kaldıktan sonra, zor
bulduğumuz bir kamyonetle akşam saatlerinde Marmaris’e döndük.
Görmek istiyorsanız bir doğa harikası
Ege’nin güneyinde Datça yarımadasıÜç tarafı denizlerle kuşatılmış süslenmiş
Sanırsın sahilleri dantel dibi işlenmiş
(Dörtlük Güneş Apart web sayfasından alındı)
( Marmaris )
Neyse..! Datça’yı ayrıca yazacağız. Şimdi
Marmaris’ten Datça’ya doğru D-400 devlet karayolundan gidiyormuş gibi yapalım. Orhaniye-Selimiye-Bozburun
tabelası göründüğünde sola dönülüyor. Rüya gibi bir yol. Orman içinde yavaş
yavaş, tadına vararak ilerliyoruz. Saat onbir falan… Zaman kaygımız yok. Yer
bulursak Selimiye’de konaklayacağız. Yoksa döneceğiz. Marmaris, Muğla, Aydın,
Kuşadası… Gün uzun, geç de olsa Kuşadası’na varırız. Kuşadası konaklama
yerimiz.
Yol güzergahımızın görselleri doyumsuz. Orman ve
muhteşem koylar. Adettir, biraz yol bilgileri verelim. Marmaris Datça arası 71
kilometre kadar. D-400 devlet karayolu ayırımından Selimiye 24 kilometre.
Selimiye’den 7 kilometre daha yol alınca Bozburun… Belki oraya da gideriz.
Selimiye Marmaris arası 40 kilometre kadar. Hisarönü Koyu sağımızda. Denizin
rengi sanki bizi efsunluyor.
Denizden ayrılıyoruz, ormanın derinliklerine doğru
gidiyoruz. Hava sıcak, önümüzde zorlu rampalar var. Araba sanki zorlanıyor.
Oysa, sıfır sayılır. İyi sürücüler daima arabalarıyla bütünleşirmiş. İyi sürücüyüz ya… Bi’şey olmaz, servisi hemen
Marmaris’te… Rampa iniyoruz ve deniz yeniden görünüyor. Müthiş güzel bir koya
doğru hızla iniyoruz. Yol sola dönerken düzleşiyor… Karşımızda bir seyir terası…
Birkaç araba park etmiş.
Orman ve deniz… Nefes kesici bir koy… Adeta düş
gördüğümüzü sanıyoruz. Yukarıdan seyrediyoruz. Koyun ağzı açık. Koyu
tanımlayacak bir tabela hak getire… Öbür kıyıda ağaçların gizlediği birkaç
villa var. Deniz oldukça derin, koyuluğundan belli… Sığ olan kaviste, her yerde
olduğu gibi, bir restoran-kondu yerini almış. Ani derinleşen deniz yüzme
bilmeyenler, az yüzme bilenler ve çocuklar için tehlikeli. Cankurtaran falan da
yok.
Denizi derin derin soluduk. Arabamız da dinlendi.
Selimiye’yi merak ediyoruz. Hemen yola çıktık. Bir iki viraj, bir iki iniş çıkış…
Kızkumu Plajını geride bıraktık. Dönüşte uğrarız. Datça-Marmaris yolundan
Bozburun yoluna girdiğimizde arkamızda 10 kadar safari jipi vardı. Direksiyonlarında
ecnebi turistler, akrobasi yapıyorlar. Neyse, bir sapakta bizden ayrıldılar.
Mola yerinden hareket ettiğimizde, büyük şehirlerde bolca gördüğümüz sarı
kamyonlardan birinin arkasına takıldık. Yol zorlu, kamyon aşırı yüklü. Kamyonun
temposunda ilerliyoruz.
Kamyon Kızkumu’nda yol kenarındaki inşaata girdi.
Yaz mevsiminde inşaat yasağı hikâye. Yolun solunda, Kızkumu Koyu’na nazır
yapılar. İkişer katlı bungalov evler... Çatıları; biraz ilginçlik olsun, biraz da
sıcağa karşı izolasyon oluşsun diye ot
benzeri bitkilerle kaplanmış. Ormanın kıyısı da olsa, sonuçta bu yapılar ormana
kondurulmuş.
Selimiye biraz ileride, az kaldı. Bir ayak önce
varalım. Konaklayacak manzaralı, temiz bir yer bulalım. Bir duş ve ardından
deniz kenarında Ege yemekleriyle kendimize ziyafet çekelim. Yarın sabah da
yılboyu gelebileceğimiz eşyalı bir ev bakalım. Köyde emlakçı var mıdır?
Olduğunu sanmıyoruz. Küçük bir köyde para kazanamaz ki…
( Selimiye Köyü )
Dönemeci döndük.
Ve… Selimiye… Yeşillikler arasında. Düşündüğümüzden biraz daha fazla yapı
kalabalığı görünüyor. Biraz da tepelere doğru yapılaşmış. Hayal ettiğimizden
farklı… Olsun… Sahilde bir cami var.
Bundan böyle yurdumuz Selimiye... Derken, solumuzda kocaman inşaat malzemesi
satıcısı. Olamaz..!
( Selimiye Köyü )
Belli ki Selimiye hızla yapılaşıyor. Hele köye bir girelim… Belki de yanılıyoruz. Sağa denize doğru iniyoruz. Caminin önüne kadar gidiyoruz. İdare eder…
(devam edecek)
İletişim
: gezinotlari@yandex.com.tr
( 9.fotoğraf alıntıdır )








Yorumlar
Yorum Gönder