KIZKUMU
“MERAK ETMİŞTİM, GÖRDÜM”
Denizin ortasında yürüyen
kalabalıklar, uzaktan görenleri şaşırtıyor. Sanki sihir, inanılır gibi değil.
Kadınlar eteklerini yukarı çekmişler, erkekler paçalarını katlamış, kimileri mayolarıyla
kıyıda bulunan heykelin önünden karşı kıyıya doğru denizden yürüyorlar. Bu
sualtı köprüsü yaklaşık 600 metre
uzunluğunda ... Sonra parkur bitiyor. Devamı teknelerin geçiş kanalı.
Yürüyüşçüler 2 metrelik, yer yer 2.5 metrelik sırtta yürüyorlar. Kızkumu Plajının
sualtı jeolojik yapısı doğal… Depremler ve kaymalar koya ilginç oluşumlar
katmış.
Kızkumu Plajı Orhaniye Köyü’nde,
Marmaris’e 34 kilometre uzaklıkta, Bozburun’a giderken, Kızkumu hemen yolun
altında. Kızkumu’nu görmemek büyük
eksiklik. Ege tatil yolu üzerinden küçük bir sapmayla görebileceğiniz, ilginizi
çekecek doğa harikası… Gitmişken tekne turlarına katılmadan olmaz. Diyeceğimiz
odur ki, Kızkumu’na zaman ayırın.
Efsaneler bölgeleri ve olayları
zenginleştiriyor. Gerçeküstü olduğunu bile bile kendimizi efsanelere
inandırmaya bayılıyoruz… Kulaktan kulağa yayılan efsaneler, geleneksel
kültürümüzü büyütür, çoğaltır… Kızkumu efsanesi gibi… Kızkumu’nun bir, hatta
birden fazla efsanesi var. Tarihi kayıtlara göre bölgeye hakim olan Bybassos
Krallığı varmış. Krallık gerçek de, bundan
sonrası efsane. Kimi zaman efsaneler gerçektir veya çoğu kez gerçekliği
bilinmez. Yine de, merakla dinlenir. Sanki, efsaneyi yaşamış gibi oluruz…
Bybassos Kralının dünyalar
güzeli kızı, karşı kıyıdaki yakışıklı ve yoksul genç balıkçıya aşık olmuş. Kral,
gariban balıkçıya kızını verir mi, tabi vermez... Güzel Prenses, gariban
balıkçıyla sahilde gizli gizli buluşurmuş. -Neden
acaba Kralların kızları güzeller güzeli olur?.- Kralın kızında gözü olan
kötü kalpli birileri, Prensesle balıkçının saf ve temiz aşkını Krala
gammazlamışlar… -Bir
de sahilde cilveleştiklerini eklemişler.- Kral çok öfkelenmiş… Kızını
bir gece kumsalda yakalamış.
Kıral’ın
buyruğuyla askerler zavallı balıkçıya ışıkla işaret vermişler. Işığı gören
yakışıklı balıkçı, Prensesin hasretiyle, sandalına atladığı gibi ışığa doğru –çala kürek- kayığını sürmüş. Prenses bakmış
aşkı elinden gidecek, askerler onu öldürecek, askerlerin elinden kurtulmuş ve
kendini atmış denize, fakir ve yakışıklı
balıkçıya doğru koşmuş. Lakin, güzel Prenses yüzme bilmiyormuş. Tam bu sırada işte o mucize oluvermiş.
Prensesin denizde bastığı her yer kum oluvermiş. Askerler de ardından
seğirtmişler. –Prenses, Nilüfer Koçyiğit vari koşmuş koşmuş koşmuş.- Tam aşkının sandalına ulaşacağı
sırada hain bir asker, -fakir ama yakışıklı- balıkçıyı hedef almış ve okunu fırlatmış. Okun geldiğini fark eden güzel
Prenses kendini aşkına siper etmiş ve ok gelmiş kızın narin bedenine saplanmış.
Prensesin yaralı bedeni balıkçının kollarına düşmüş. Prensesin kanları kumlara
karışmış. Kumlar bugün hala güzel Prensesin kanının rengindedir. –Balıkçı yaralı prensesi
kayığına aldığı gibi, hemen oradan tüymüş.- Bir daha güzel
Prensesi ve -fakir ama yakışıklı-
delikanlıyı gören, duyan olmamış. –Efsane Türk filmlerinin tıpkısının
aynısı acıklı sonla bitmiş.-
Üç bin yıl önce öldürüldüğüne inanılan Baybassos’un güzel Prensesinin
efsanesine insanlar akın akın geliyorlar.
Söylencelerin arasına yorumlarımı sıkıştırmaya bayılırım.Güzel Prensese yakıştırılmış bir efsane daha aktarayım. Umarım sıkılmadınız.
Baybassos
Prensesi rahat durmazmış. Kendi
başına buyruk bir kızmış. -Bir gün saraydan firar etmiş.- Kumsalda gözü dönmüş korsanlarla karşılaşmış. Kötü niyetli korsanlar
güzeller güzeli Prensesin ardına düşmüşler. Prenses kumsaldan denize doğru koşmaya başlamış. Başlamış da… Ne yazık
ki yüzme bilmiyormuş. –Deniz ülkesinin Prensesinin yüzme bilmemesi tuhaf…- Karşı
kıyıya ulaşmak için eteklerine kum doldurmuş ve denize serperek denizin kumla
dolan kanalında koşmaya başlamış. –Ne etek ama… Sarı hafriyat kamyonu sanki…- Prensesin eteğinde kumlar tükenmiş. Karanlık
da göçünce, yolunu kaybetmiş ve boğularak ölmüş. Bugün üzerinde yürüdüğümüz dar
geçit, adını bu iki efsaneden almış. KIZKUMU…. Denizde yürüyenlerin başlangıç ve
bitiş noktalarını beyaz bir heykel işaretliyor.
“KÜÇÜK
SİVRİ ADA”
Koyun
içinde sivri
küçük bir ada var. Adada yerleşim görünmüyor. Sivrisinde, Baybassos Krallığından kalan bir
kale var. Kızkumu’nu ziyaret edenler bot
veya kayık kiralayarak bu küçük adaya gidiyorlar.
Artık
denizlerimiz, kıyılarımız, koylarımız, körfezlerimiz bir kurum tarafından ciddi
biçimde denetlenmeli, doğalarının bozulması engellenmeli. Olmadı’ STK ‘lar
devreye girmeli. Örneğin,TURMEPA (Deniz Temiz Derneği) gibi derneklerin
denetimine bırakılmalı. Kara araçlarını ulu orta bir yerlere bırakamazsınız.
Oysa, yatlar ve tur tekneleri koylarda her yere demirliyorlar veya iskeleye
bağlıyorlar. Tekneler atık depolarını, çöplerini denize döküyorlar. Sintine
tahliye ediyorlar. Bu koyda da bolca tekne var. Kumdili denen doğa oluşumunun
üzerinde mevsiminde binlerce insan yürüyor ve kumun yayılarak özelliğini
yitireceğinden korkuluyor. Plajın hemen yanından tur yapan teknelerin
iskeleleri açıktan koya basan kumların gelişini engelledikleri için kumdili beslenemiyor. Yakında “burada Kızkumu
vardı” diyeceğiz herhalde…
Plajın yanındaki iskeleden kalkan tur tekneleri
ziyaretçileri Selimiye, Hisarönü, İnbükü Koyu ve Dişlice Adasına götürüyorlar.
Bu turlara yerli turistler pek katılmıyorlar. Marmaris’ten cip safariyle
Kızkumu’na gelen yabancı turistler kumdilini yürüyorlar, sonra da tekne
turlarına katılıyorlar. Adamlar gezmeği biliyorlar. Bizler gezmeğe, görmeğe
değil, yeme-içmeye geliyoruz. Gittiğimiz coğrafyanın zenginliklerden haberdar
değiliz. Üzücü…
Kıyıda lokanta mı, kafetarya mı belli olmayan
kocaman baraka var. Her güzelliğin ortasında bu garabetler hep vardır. İzin
verenlerin veya göz yumanların içleri sızlamaz mı? Başlangıçta küçük bir büfe
izni alınmıştır. Ardından, hem de denize doğru kocaman, berbat ucube oluvermiş.
Belki karnımızı doyururuz diyoruz. Yine pide! Mutfak berbat… Tuvaletler iğrenç.
Yine de tıklım tıklım. Her yerde olduğu gibi mekânın arkası mezberelik, çevrede
çöpler, dağınıklıklar… Birileri güzelliklerin içine etmek zorunda mı be
kardeşim.
Bozburu’na kadar uzanan yarımadaya girmeye
değer. Muhteşem görüntülerle kendinizi ayrıcalıklı kabul edersiniz. Mutlu
olursunuz…
16 Haziran 2014 Pazartesi Kızkumu’ndan geçtik.
( 1.-2.-12.fotoğraflar alıntıdır )














Yorumlar
Yorum Gönder