PORSUK Eskişehir

Prof.Dr.Yılmaz Büyükerşen Eskişehir’e harika şeyler katmış. Adı gibi eski, yerleşik ve köklü bir kenti değiştirmek mümkün görünmemiş Büyükerşen Hoca’ya… Kenti değiştirmeye kalkışmanın Eskişehir’in tarihini yok etmek ve tarihinin akışını değiştirmek anlamına geldiğini anlamış Hoca. Eskişehir’e şaşırtıcı dokunuşlar yapmış. Bu durumda Eskişehir’i Hocanın izinden giderek geziyoruz.


Sebze-meyve “halleri” dağınık ve pistir. Her yanı sebze-meyve mezbereliğidir. Hoca, Eskişehir’in harabeye dönmüş eski yaş sebze ve meyve “hali”ne sihirli değneğini değdirmiş… Bir harabeden “Haller Gençlik Merkezi”ni yapmış. Her şeyiyle kültür-sanat merkezi olmuş.

   
Yıkılması düşünülen hal binasını 2000 yılında Hoca restore ettirmiş. İç donanımı sakin, zarif ve keyifli… Binada ahşap, ferforje ve doğal taş hâkimiyeti var. “Haller Gençlik Merkezi”nde zaman geçiremedik. Rüzgâr gibi geçtik. Rehber bir iki kelimeyle geçiştirdi. Bir çay bile içemedik.


Köprübaşı Eskişehir’in en merkezi bölgesi. Otobüsten Köprübaşı’nda indik. Eskişehir’e ülkenin herbir yanından bolca turlar geliyor. Tur otobüsleri ve turist kalabalığı Köprübaşı’nı daha da yoğun  hale getiriyor. Yine de güzel ve eğlenceli…


Porsuk turu yapacağız. Rehber önde, grup arkada dağınık bi’şekilde tekne iskelesine yöneldik. Yıllar önce Eskişehir’in ortasından pis bir Porsuk akardı. Şimdi pislikten eser kalmamış. Temizlenmiş, iki tarafı çiçeklerle şenlendirilmiş. Gezi teknesine biniyoruz.


Tekneler camla kaplanmış. Sağından, solundan, tavanından çevre rahatlıkla seyrediliyor. Porsuk’ta birkaç tekne çalışıyor. Zaten, daha fazlasını Porsuk taşıyamaz. Sırada bekleyenler çok. Grupları bekletmeden bindiriyorlar. Bir acele tekneye biniyoruz. Bazılarımız ayakta kalıyoruz.



Porsuk’ta sıralanmış köprülerin altından ardı ardına geçiyoruz. Porsuk’un iki yanı yeşillendirilmiş. Taşkın duvarları biraz alçak olsaydı… Tekne iskelede bekleyenlere yetişmek için Porsuk’un sularını yara yara koşturuyor. Çevrede, bizim gibi turistler merakla bizi seyrediyorlar. Eskişehirliler kanıksamışlar, hiç ilgilenmiyorlar.



Bizim tekne giderken, diğer tekne dönüyor. Köprüler çeşit çeşit. Nakış gibi işlenmiş bir köprü, adeta sanat eseri. Metalden imal edilmiş, boyanmış, bakımlı.



TÜLOMSAŞ kulesini gördük ve teknemiz geri döndü. Kaptan pek ciddi. Neden buradan döndüğümüzü soramadık. Gidiş başka güzel, dönüş başka güzel. Kentin sahibi yontu ustası olunca, kent bir başka zarif oluyor.
Hoca, teknelere ses sistemi koydursa iyi olur. Nereleri geçtiğimizi, nelere dikkat etmemizi öğrenirdik.

( sürecek )



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ege’den Denize Bırakılmış Bir Çiçek / DATÇA

KARŞI TARAF – İSTANBUL

EFES (Ephesos) Antik Kenti IV