ALTI GÜNDE GAP – MİDYAT
GüneydoğuAnadoluProjesi
ATATÜRK BARAJI GÖVDESİ
Güneydoğu
Anadolu Projesi 42 yıllık hikâye. 1976’da
başladı. Hala bitmedi, kolay bitecek gibi de değil..! İlk fikir 1936’da Atatürk’le başlamış. Proje. 22
barajı, 19 hidroelektrik santralı, 25
büyük sulama sistemini kapsıyor. Santrallar 27 milyar kWh enerji üretecek.
Barajlar 1 milyon 800 bin hektar alana sularıyla hayat verecek. GAP, kentsel ve
kırsal altyapı, tarım, ulaştırma, sanayi, eğitim, sağlık, konut, turizm ve
diğer sektörlerdeki yatırımları da kapsayan entegre ve sürdürülebilir bir
kalkınma planı. Tam bir bölgesel kalkınma hamlesi. Barajların doğa, tarih, kent tahribatları sayılacak gibi
değil. Barajlar yıl ömürlü. Ömürlerini tükettikten sonra ortaya çıkacak yıkımı
düşünmek bile istemiyoruz. Örneğin, Keban Barajı 100 yıl ömürlü planlandı. Planlamadaki hatalar nedeniyle önce 75 yıl,
sonra da 50 yıl gibi düşünüldü. Keban Barajı ömrünü bitirdi sayılır. Göl alanı
giderek küçülüyor. Gerisindeki tahribatlar ortaya çıkmaya başladı.
Adana’dan Başladık..
ŞAKİRPAŞA HAVALİMANI
ADANA
Bu projenin kapsadığı
bölgenin içine Adana’dan girdik, Diyarbakır’da bitirdik. Adana’ya uçakla
ulaştık. 06.05’te Sabiha Gökçen’den,
Adana Şakirpaşa’ya… Paşanın adı büyük, havalimanı küçük. Adana’ya yeten bir
havaalanı. Çevre illerde havaalanı
olunca, Şakirpaşa’nın yolcu trafiği azalmış. Uçakla uçmak, yolu ve zamanı
kısaltıyor. Lakin, uçağa binmek hiç kolay değil. 2 saat önceden Sabiha Gökçen’de
kontroller başladı. Havaalanı girişinde GBT… Valizlerimizle birlikte iki kez
X-Ray’den geçiş. Bel kemeri falan, ceket meket kutuya… Pantolonu sordum, “yok,
o kadar değil” dediler.
BÜYÜK SAAT
ADANA
(İnşasına Ziya Paşa ile başlanmış,
1882’de Abidin Paşa tarafından tamamlanmış. Gövdesi tuğla olan kule,
kare prizma şeklindedir. Kulenin
yüksekliği 32 metredir. Temel derinliğinin 35 metre olduğu söyleniyor.)
Adana’da
yaya olarak şöyle bir turdan sonra, yola çıktık 6 günde Antakya, Gaziantep,
Urfa, Adıyaman, Mardin, Batman, Diyarbakır’ı keşfettik. Tur izlenimlerimi
buraya karışık yazacağım. Bu turumuzda ağırlıklı olarak ören yerlerini,
müzeleri inceledik. Şehirleri gezemedik. Zaten, şehirlerin de özellikleri
kalmamış. Kimliklerini yitirmişler. Koca koca apartmanlar, geniş yollar. Biri
diğerinin aynısı… Tekdüze… Şehirlerde aynı binalar, aynı bulvarlar, parklar.
Müze binaları bile birbirlerinin kopyaları. Turumuz hızlı geçti. Gerektiği
kadar fotoğraf çekemedik, notlar alamadık, ses kaydı yapamadık. Aklımızda
kalanları aktaracağız.
MİDYAT
MİDYAT
ŞEHİR MERKEZİ
Mardin
Midyat arası kısa mesafe, 68 kilometre. Kırkbeş dakikada yol bitti. Şehirlerarası
yollar oldukça rahat. Midyat’a girdik, hiç şaşırmadık. Geride bıraktığımız şehirlerin aynısı. Şehrin
büyüklüğüne şaşırdık. Tüm köyler Midyat’a doluşmuş, kalabalık… Koca koca
binalar bulvarların iki yanını doldurmuşlar. Merkezde aracımızdan indik.
Otopark sorunu büyük şehirlerdeki gibi, zor.
Şoförümüzün, aracımızı nereye götürdüğünü
bilemiyoruz..!
SILA KONAĞI
Giriş Koridoru
Heryerde
olduğu gibi Midyat’ı da ayrıntılı gezmeyeceğiz. Hedeflediğimiz noktaya hareket
ettik. Nedense herkesin ağzında Sıla Konağı...! Midyat’ın turistik çarşısını
boydan boya geçtik. Daralan sokaklardan, tarihi Midyat evlerinden, kenarda
kalmış mahallelerden Sıla Konağı’na ulaştık. Mimari tarzı ilginç.
Çarşıyla
Sıla arasında küçük bir meydan. Düz platformun kenarlarına sütunlar dizilmiş.
Anlam veremedik. Acaba kalıntı mı? Sorduk-soruşturduk, bilgi bulamadık.
Sıla Konağı
SILA KONAĞI’NIN SOKAĞI
Kapısında Giriş Sırası
Bekleyen Ziyaretçiler
Midyat
merkezinde Sıla Konağını gezebildik. Programımız çok yoğun. Yapıldığından bu
yana, Sıla Konağı’nın duyulan bir adı yokmuş. Televizyonlarda yayınlanan Sıla
dizisi konakta çekilmiş. Konak, Sıla Konağı olarak ünlenmiş. Kentsel SİT
alanında yer alıyor. Konağın tarihsel bir geçmişi var mı? Geçmişini çok
araştırdık, edindiğimiz bilgiler kısıtlı. Bilgiler birbirlerinin tekrarı.
Konağın kitabesinde, alt katları Şabo Şahho ve
üst katları Şahho'nun çocuklarının yaptırdığı yazılı. Sonra, Hana
Kuyumcuoğlu’nun mülkiyetine geçmiş. Son
olarak, Kültür Bakanlığı kamulaştırmış. Midyat Çevre ve Kültür Evi, T.B.M.M.,
Mardin Valiliği, Midyat Kaymakamlığı ve ÇEKÜL Vakfı işbirliği ile 2000 yılında onarılmış
ve işlevlendirilmiş.
Sıla Konağı,
işlenmesi kolay yerel katori (kalker) taşlarıyla inşa edilmiş. Yapının kesme
taşları, saçak altlarında ve kat aralarında birbirini tekrar eden geometrik
şekillerle süslenmiş. Teras korkuluk ayaklarında da farklı tekrarlar
var. İşlemeler pek özellikli değil. Konağı,
turistlere para karşılığı gezdiriyorlar.
Sıla Konağı
40 odalı bina topluluğundan oluşuyor. Ana yapı gezilebiliyor. Diğer yapılar
konaklama hizmeti verdiğinden ziyarete açık değil. Ana yapının alt kat odaları açık.
Üst katlardaki odalar kilitli. Yapıda
bolca teras var. Teraslardan Midyat panoramik olarak seyrediliyor. Tanıtım
panoları yok, varsa bile kalabalıktan göremedik. GAP turu yapan bütün turizm şirketleri
misafirlerini buraya getirmişler. Mahşer yeri gibi… Merdivenlerde sıra
bekleniyor. Televizyon dizisi Asmalı Konak’la ünlenen Ürgüp’teki konak, bir zamanlar ziyaretçi
akınına uğramıştı. Şimdi, Sıla Konağı aynısını yaşıyor.
ALT KAT ODALARI
Ana bina 4
katlı. Giriş kat büfe hizmeti veriyor. Kıyafet kiralanıyor veya satılıyor.
Kalabalıktan pek anlayamadık. Düzgünce işlenmiş kesme taşla inşa edilen binanın
alt katında kayalık zemin içine oyulan oda ile ona geçiş sağlayan çapraz
tonozlu ön oda yer alıyor.
BAŞ ODA
Yukarıda Pencereli Oda
DAR MERDİVENLER
BAŞ ODA BALKONU
En üst katta
bir “baş oda” var. Baş odanın yanında yarım
daire formlu balkon çıkmasını fotoğraf çektiren insanlar dolduruyor. O kadar
ki, yetkililer çökmesinden endişe ettikleri için, sıkça uyarılar yapıyorlar. Odada konağın en yaşlısı kalırmış. Gelenler, konağın ihtiyarını bu odada
ziyaret ederlermiş. İhtiyarın aşağılara inmeye mecali yetmezmiş.
Yer çokluğuna rağmen, merdivenler dar ve
çok dik..!
BAŞ ODANIN ÜSTÜNDEKİ TERAS
ÜST TERASTAN BİR KİLİSENİN ÇAN KULESİ
ÜST TERASTAN MAHALLE CAMİSİ
GÜNEYDOĞU ANADOLU’NUN SICAK GECELERİNDE
DAMLARDA YATILIR
Baş odanın
üstünde bir teras daha var. Terastan manzara
heyecan verici. Taş yapıların arasından cami minareleri, kilise çan kuleleri
görülüyor. Etnik çokluk, harmanlanmış kültürler, dinler, diller… Midyat’ta
birleşiyor ve müthiş bir zenginliği sergiliyor.
Konaktan, kendimizi
zor dışarı atıyoruz. İçeride cırtlak ses düzeninden yapılan, “falan turun, adı bilmem ne rehberi sizi
bekliyor” ya da “bilet alın” anonsları beyinleri zonklatıyor.
SILA’NIN YANINDAKİ GÜMÜŞÇÜ
BEYLERİ EŞLERİ BİRAZ SONRA ÖDEME İÇİN
GÜMÜŞÇÜYE ÇAĞIRACAK
TONOSUN TAVANI
İlginç
Konak kapısının yanında gümüş takı (telkâri) satan lüks bir mağaza var. Amcam iyi yere dükkân açmış. Konaktan çıkan kadınlar hemen bu mağazaya dalıyorlar. Erkekler de dışarda kredi kartları ellerinde bekliyorlar. Dükkân, evlere geçiş sağlayan bir köprünün altındaki tonosun içinde. Tonosun tavan bölümü ilginç. Taş kırıkları döşenmiş.
*GAP
TURU 5
13.X.18 1644
GÜMÜŞÇÜ DÜKKÂNI
Kadınlar
gümüşçü dükkânında mutlular. Mekân kocaman, her yer vitrin, bir dolu takı...
Kadınlar şaşkın, oradan oraya seğirtiyorlar. İşi biten kadın, kocasını
çağırıyor. Adamcağız kredi kartını post cihazına boşaltıyor. Kadın mutlu, adam
kızgın yola koyuluyorlar.
Midyat’tan Geçtik
TUR FAYTONLARI
MİDYAT SOKAKLARINDA ÇOCUKLAR TURİSTLERİ İZLİYORLAR
TURİSTLERDEN ÜRKEN BEBELER EVLERİNE KAÇIYORLAR
Midyat
şehir turu faytonlarla yapılıyor. Keşke, fayton turu yapsaydık. Düşünemedik. Konağa
giderken izlediğimiz yolları aynen geri dönüyoruz. Sokaklarda çocuklar turist
kalabalığını merakla seyrediyorlar. Henüz turistlere alışamamışlar. Daha
küçükleri evlere kaçışıyorlar. Sıra sıra taş evler… İlginç..! Bu sokağın da
restorasyonu yapılmalı. Turist sayısı üçe dörde katlanır.
Araç
trafiğine kapalı olan Gümüşçüler Çarşısı şehir meydanının hemen yanında.
Günlerden Cumartesi olmasına ve akın akın turistlerin gelmesine rağmen, çarşıda
dükkânların çoğu kapalı..! Çarşının
genişçe bir yerine sahne kurulmuş, jonglörler müzik eşliğinde gösteri
yapıyorlar. Dört kurumun birlikte düzenlediği etkinlikmiş. Oldukça eğlenceli.
Sorduk, bu gösteri Midyat’ta ilk kez oluyormuş. Devamının olması isteniyor.
Tarihten
bugüne farklı dinler, farklı diller,
farklı milletler, farklı halklar,
çeşitli kültürler Midyat’ı
“diller ve dinler kenti” yapmış . Midyat’ın bulunduğu Mezopotamya
bölgesine Asurlar, Eti Türkleri, Komuk
Türkleri, Makedonyalılar, Persler, Romalılar, Selufkuşlar ,Abbasiler,
Artuklular, Osmanlılar ve nice uygarlıklar hükmetmiş. Bölgede Müslümanlar,
Hristiyanlar, Yezidiler yıllarca dostça, kardeşçe birlikte yaşamışlar. Arapça, Kürtçe, Mahalmice, Süryanice, Türkçe
dilleri konuşulmuş. Midyat Farsça, Arapça ve Süryanice karışımından meydana
gelmiş "ayna" anlamına gelmekteymiş.
ATATÜRK
HEYKELİ
Kaidesi Oransız
Kaidesi Oransız
CEVAT PAŞA
CAMİİ
1925’te
Yerel Malzemeyle İnşa Edilmiş
Midyat’da
sokaklar kalabalık ve canlı… Halk adeta koşuşturuyor. Belli ki işleri var.
Şehir bayındır, bakımlı. Geniş caddeleri temiz. Lakin kimliksiz. Bir iki yapı
dikkat çekiyor. Örneğin, 1925 yapımı Cevat Paşa Camii… Yol kenarında, düzgün
kesme taştan yapılmış. Atatürk Heykeli güzel bir kaidenin üzerinde. Kaide ve heykel oransız.
Midyat’da
güvenlik had safhada. Zırhlı araçlar sürekli devriye geziyorlar. Güvenlik
endişemiz hiç olmadı. Her yerde olduğu gibi Midyat’ta da otopark sorunu var. Yaşlılar
yol kenarlarında geçen döneni seyrediyorlar. Gezimiz boyunca yemekten usandık.
Hele et, bıktırdı. Önce, meydandaki simit sarayında öğleni geçiştirmeyi
düşündük. Sonra, yine lokantaya gittik. Çağdaş Et Lokantası… Tandırın iyisini
yedik… Nefis, bayıldım.. Fiyatlar makul…
Midyat, sana bir daha geleceğim ve seni herşeyinle tanıyacağım… Şimdilik bu kadar, hoşça kal Midyat…
GEZİ NOTLARI
Midyat, sana bir daha geleceğim ve seni herşeyinle tanıyacağım… Şimdilik bu kadar, hoşça kal Midyat…
GEZİ NOTLARI
(
13 Ekim 2018 Cumartesi
Gezimizin 6. günü )
Gezimizin 6. günü )
Yorumlar
Yorum Gönder